Hayat sürprizlerle doludur
Sizin saatinize göre 22;00. Benim İtalya`dan gelen biyolojik vücut saatime gore 21;00, okyanus zamanına göreyse kimbilir saat kaçtayız. Atlantik Okyanusu’nun tam ortasındayım!
Yok hiç tahmin ettiğiniz gibi değil. Evet biliyorum en son bir 72 metre Feadship motoryatın Chef`i olarak Palma de Mallorca`da Atlantik`i geçmek üzere yola çıkmak için son günleri sayıyordum ama Mazhar Abi`nin de dediği gibi “5 dakkada değişir bütün işler!”
Bu yazıyı size New York uçağından yazıyorum. Atlantik`i denizden değil havadan aştığım dakikalarda. Hayat öyle acayiptir ki ne dilersen gerçekten o seni bulur. Aklına gelen her şey gerçekleşmek için sabırsızlanarak kaderine küçük çentikler atmak üzere bekliyordur. Zaten yaşamanın zevki de burdadır. Eğer gerçekten hayaller, gerçekler ve tesadüfler ile zincir gibi sıralanan bu inanılmaz döngüyü görebiliyorsan…
Şöyle ki, az çok anlamışsınızdır devasa şatafata da sahip olsa motoryatlara gönlümün pek kaymadığını. Özellikle geçen yaz yelkenli tekne ile Yunanistan`dan İtalya ve Fransa kıyılarına bütün Akdeniz’i, rüzgarı ve dalgaları iliğine kadar hissede hissede yaşadıktan sonra şahane bir tekne olmasına rağmen motoryata geçince yaşadığım his, zengin ama hantal bir kocam varmış da vaadleri altında ezilen altın kafese kapatılmış kaderine razı bir kuş olmaktan öteye gidemedi. Evet motoryatları hantal kocalara benzetebiliriz bence. Mutfağımdaki devasa pencerelerden dışarıyı seyreylerken geçen genç ve yakışıklı yelkenlilere gönlüm kayıyor ve iç çekip duruyordum. (Her ne kadar dünya literatüründe tekneler kız “she” olarak tanımlansa da kadın gözüyle böyle tanımlamakta özgürüm elbet.)
Kış sezonunun başından beri Karayipler’de bir yelkenli tekne içinde olmak isteyen ben, kendimi sektörde önemli de bir yeri olan 72 metre bir motoryatta bulmuştum. Her şey kariyerim için diye kendimi kandırsam da denizde yaşamak öyle bir şey değildir, sevemezseniz yaşayamazsınız! Bir de bunun üzerine motoryat rotasını Karayipler değil Maldivler’e çevirince ağzımdan “haydaaaa” diye çıkan bir nida ile donup kalmıştım. Tamam her şey iyi güzeldi de benim istediğim bu değildi, Karayipler’de buluşmak istediğim bir hikayem de olduğundan hayalkırıklığının tam ortasında, teknede kapana kısılmış yola çıkacağımız günü bekliyordum. O’na da “Teknenin rotası değişti,dünyanın öbür tarafına gidiyorum ben!” diye mesaj gönderdim. O da teselli etmek adına “Sakin ol hayat sürprizlerle doludur” dedi ve al sana sürpriz! İşte ne dilediğine özenle dikkat edeceksin! Öyle içten dilemişim ki bunu, bir hafta içinde öyle olaylar gelişti ki kadere inanmayanlara göz kırpar cinstendi.
İki gün içinde önce motoryatla anlaşmazlığa düşüp yollarımızı ayırdık, bundan iki gün sonra da hayatımın işi beni buldu! Şu anda Karayipler`de beni bekleyen yakışıklı mı yakışıklı 40 metre bir yelkenliye doğru uçuyorum Atlantik üzerinden. Önce New York sonra Antigua adasına.. Orada beni bekleyen hikayemle karşılaşır mıyım bilmiyorum ama, bildiğim tek şey hayatın bize ne istediysek onu verdiği. O yüzden diyorlar ne dilediğine dikkat edeceksin diye. Çünkü her şeyi düşünebilirsin ama ne düşüneceğini düşünemezsin. Düşündüğün her şey de iyisiyle kötüsüyle kesin olarak gerçekleşiyor.
Şimdi tek istediğim New York`ta geçireceğim son kış gününde kalabalığın ve hareketin sessiz izleyicisi olarak Daniel restaurant’ın barına kapağı atıp şampanyamı ya da şarabımı içmek ve yarın sabah beni bekleyen yaz aylarına doğru yola çıkmak.. Haftaya Antigua ve Panama arasında denizin üzerinde size yazıyor olacağım. 5 dakikada değişmezse yine bütün işler.