Palma de Mallorca’ya geldim. Hiç sorma!
İspanya’nın incisi diye klişe bir tabirle mi başlasam?
İbiza ve Palma de Mallorca, İspanya’nın incisi iki adadır ama inciliği bir yana, Palma, superyat dünyasının ana merkezlerinden biridir. Evet kalktım Palma’ya geldim. Hiç sorma! Vardır benim böyle gizli saklı kaçışlarım. (Gizliliği buraya yazana kadardı elbet.)
Yaz aylarını Akdeniz’de geçiren büyük süperyatlar, ekim ayı itibariyle dünyanın yaz aylarını yaşayan diğer taraflarına doğru okyanuslar aşmak üzere yola çıkmadan önce Palma’da beklerler. Turistik mevsim geçmiş olduğundan, Palma de Mallorca “yachtie” dediğimiz yat çalışanlarının istilası altındadır. Bu yatların çoğu, ekim-aralık arası ekiplerini yeniler, teknik sorunlarını giderir ve aralık başı itibariyle Karayipler ya da Pasifik’e gitmek üzere yola koyulurlar. Tam tersi de yaz başında olur. Aynı yatlar Akdeniz sezonu başlamadan önce Palma’da bir araya gelip okyanusun yorgunluğunu üzerlerinden attıktan sonra Saint Tropez, Capri, Porto Cervo gibi Akdeniz’in daha havalı yerlerine gitmek üzere ayrılırlar.
Biz yatçıların hayatında bir evredir Palma de Mallorca. Old Town dediğimiz eski Mallorca’daki onlarca güzelim küçük restoranda tapas yer, meşhur İspanyol mutfağına girizgah eder, sarhoş olup araba girmeyen daracık sokaklarında sallana sallana yürürüz.
Bir şef olarak çok mu enteresan yemeklerle karşılaşıyorum yurt dışında? Yoo… bir süre sonra yemeğin sadece damağını okşayıp geçen (Bazen damağını zevkten kanırtan!) ve hayatına keyifli dakikalar katan bir şey olduğunu net kabul ediyorsun. Dünyanın her mutfağı, her kıyısı köşesi, Michelin yıldızlısı, kapılardan müşteri taşıran popülariteye sahip olanı, ateş pahası ya da en izbe yerde kalmış sokak lezzetçileri dahil, hepsinden alabileceğin lezzet çılgınlığının sonucu aynı amaca gidiyor. Damağını okşasın, sadece yemekten değil orada bulunduğun dakikalardan zevk al!
İşte bu anlardan birini yaşadığım bir mekanı tarif edeceğim size Palma’da.
Patxi
Patxi aynı zamanda şefin ismi. Hani bizim Ali Usta’nın yeri hesabı. “El Chaflan de Patxi” ismiyle de internette bulabilirsiniz.
Bildigimiz anlamda fine dining restoranlar gibi beyaz örtülü masalarda parlayan kristal kadehler göremezsiniz. Mekanın girişinde kalabalık bir bar karşılar sizi. Samimidir. Ahşap renklerindedir. İddialı olan şey dekoru değil, yemekleridir.
İç mekana doğru geçerken şefin kendisini bizzat kocaman etleri keserken görebileceğiniz camekanlı bir mutfak ve sağlam bir ızgaraya rastlarsınız. İştahınız daha da kabarır.
Biz barda yemeyi tercih ettik çünkü bardaki o hareketlilik bizi cezbetmişti. İspanyolların meşhur lezzetli başlangıç tabakları tapas’lardan tırtıkladıktan sonra yumuşacık domuz yanağı ile etlere giriş yaptık. Fotoğraflardan da anlaşılabileceği gibi, burada her şey yenir ama en çok et yenir! Yanımda 72 metre bir motoryatın tecrübeli head chef’i de olduğundan, ziyafet daha da gurme bir hale gelmişti.
Tabii ki size Palma’nın kaleleri ve müzelerinden bahsetmeyeceğim. Turistik bilgi almak istiyorsanız, google’layın! Ancak Palma de Mallorca’ya giderseniz, bu keyifli mekana uğrayın derim. İspanyol şarapları, İtalyan ve Fransız şarapları kadar iddialı değil ancak, şef size güzel bir tanesini mutlaka önerecektir.
Disfrute su comida!