St. Tropez
Yıllar önce 35. Doğum günümü Saint Tropez’de, tanımadığım on beş kişi ile birlikte kutlayacağımı söyleseler inanır mıydım? İnanırdım ancak tahmin edemezdim.
İnanırdım çünkü şimdiye dek öyle acayip bir hayatım oldu ki, kader çizgisinin üzerindeki ışıklı yön tabelaları, bizim tesadüf dediğimiz çılgın anlardı aslında. O 15 kişinin yarısı Kraliçe adaları’ndan yani İngiltere’den kimisi İtalya, kimi Fransa, kimi Avustralya hatta Tayland gibi farklı ülkelerden, arkadaşlarının düğünü için gelmiş ve her nedense benim masamın etrafını saran bir kaç masaya şarkılar söyleye söyleye yerleşmişlerdi. Bense bir yat şefi olarak son ‘boss trip’ için ordaydım. Yani benim için vardığımız kıyılardan herhangi biriydi Saint Tropez.
Bana herhangi bir kıyı olan Saint Tropez’yi haritada yerini bilmeyenler bile duymuştur. En son Enerji ve tabi kaynaklar bakanı Taner Yıldız bile Cem Uzan için “Saint Tropez klüplerinde eğlenirken ülke hakkında ahkam kesmesin” şeklinde bu güzide Fransız şehrinden bahsetmişti. Eylül ayının ortasında yolumuz düştüğü için klüplerinin kalabalığını yaşadığım söylenemez ama, Saint Tropez’nin mağazaları, güzel sokakları olan şirin bir Fransa kıyı kenti olduğunu söyleyebilirim. Yelken yarışlaResimrının olduğu tarihlerde dolup taşan bu küçücük bir liman kenti, Fransa’nın diğer ünlü kıyıları Monte Carlo, Cannes, Antibes gibi zengin bir üne sahip.
Yanınızda içkisini yudumlayan yakışıklı, Hollywood’dan tanıdığınız bir yüz ya da belki de tanımadığınız ama dünyanın bilyonerler listesinin üst sıralarından biri de olabilir. Ya da belki benimle karşılaşırsınız kimbilir…
Kurt puslu havayı sever. Soyadımdan da anlayacağınız gibi toprak ana bana o gün doğum günü hediyesi olarak kapkaranlık puslu ve yağmurlu bir gökyüzü hediye etmişti. Bundan şikayetçi değildim. Dedim ya kurt puslu havayı sever…
Hayatımın yarısını içmiş olduğum kadehimi ,
35. Doğum günüm şerefine Saint Tropez’ye doğru kaldırdım.